HABER/ YILMAZ PARLAR
İSTANBUL
FİNANS ZİRVESİ
Turkcell anasponsorluğunda İstanbul’da
bu yıl 6. kez düzenlenen İstanbul
Finans Zirvesi'nde Türkiye’yi
de etkileyen küresel likidite
krizi ele alındı. Ana teması
"Düşük Büyüme ve Düşük
Faiz Ortamında Yol
Almak" olan zirvede,
enflasyonu ve faizleri düşürmek
için ekonomileri soğutmanın
neden olacağı finansal ve
sosyal sorunlara da dikkat çekildi.
Finans zirvesi katılımcıları,
sözlerine başlamadan önce
terör saldırılarını kınadı.
Başbakan Yardımcısı Cevdet
Yılmaz, terörü
lanetleyerek, demokrasiye, özgürlüklere,
insanların yaşam kalitesine,
ekonomiye ve kalkınmaya
tehdit olan teröre karşı
toplumun her kesiminin
birlikte karşı durması
gerektiğini söyledi. Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali
Rıza Alaboyun da terörü
lanetleyerek başladığı
konuşmasında Türkiye’nin
dünyada Çin’den sonra
enerji talebinin en çok arttığı
2. Ülke olduğunun altını
çizerek, enerji arzının
arttırmak için finansman
modelleri geliştirmek gerektiğini
söyledi.

İstanbul
Hilton Convention Center’da
bugün başlayan ve Turkcell
Ana sponsorluğunda gerçekleştirilen
6. İstanbul Finans
Zirvesi’nin ana teması
olarak “Düşük büyüme ve
düşük faiz ortamında yol
almak” konusu belirlendi.
Yavaşlayan küresel ekonomik
büyüme, düşük faize ilişkin
endişeleri de beraberinde
getirirken farklı ülkelerin
merkez bankası başkanları
ve başkan yardımcıları da
İstanbul’da bu sorulara yanıt
aradı. Başbakan Yardımcısı
Cevdet Yılmaz ile Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza
Alaboyun’un da katıldığı
zirvenin en ilgi çekici
oturumlarından biri olan
"Para Politikası ve
Finansal İstikrar"
konulu oturum oldu. Merkez
Bankası Başkanı Erdem Başçı
ve İzlanda Merkez Bankası Başkanı
Mar Gudmundsson’un yanısıra
önemli ekonomist İtalya
Merkez Bankası Başkan Yardımcısı
Salvatore Rossi de para
politikalarının uluslararası
seyrini masaya yatırdılar.
ABD Merkez Bankası’nın
(FED) Eylül toplantısından
hemen önce gerçekleşen
oturumda, tüm dünyanın FED
kararlarını bekleyerek ona göre
aksiyon almasının neden olduğu
sorunlar ele alındı.
Başbakan
Yardımcısı Cevdet Yılmaz,
Dağlıca’da ve Iğdır başta
olmak üzere şehitlerimize
Allah’tan rahmet, aileleri,
TSK ve milletimize de başsağlığı
dileyerek başladığı açılış
konuşmasında, terörün,
demokrasiye, özgürlüklere,
insanların yaşam kalitesine,
ekonomiye ve kalkınmaya
tehdit olduğunu belirterek şunları
söyledi:
“Demokrasimiz
ve ekonomimize düşman olan
teröre hep birlikte karşı
çıkmamız gerektiğinin altını
çizmek istiyorum. Siyasi görüşümüz
ne olursa olsun birlik ve
beraberlik içinde topyekün
teröre karşı çıkmak, terörün
bütün boyutlarıyla kararlı
şekilde mücadele etmek
zorundayız. Terörün gerçekleştiği
bölgeler maalesef ekonomik açıdan
da büyük darbe alıyor.
Turizm hareketlerinden yatırımlara
birçok konuda, özellikle de
Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan
vatandaşlarımız, bunun
bedeline katlanmak zorunda kalıyor"
Teröristleri,
arkasında duranları, teröre
destek verenleri lanetleyen Yılmaz,
terör gibi hadiselerin doğrudan
zarar vermekle kalmadığını,
ülkenin huzurunu bozarak büyük
insani maliyetlere de yol açtığını
aktardı. Terörün neden olduğu
can kaybının maliyetinin ölçülemeyeceğini
vurgulayan Yılmaz, sivil
toplumu, akademi ve iş dünyası,
gazetecisi, siyasetçisi ve bütün
kesimlerle terörün karşısında
durulması gerektiğini söyledi.
Yılmaz, birlik, beraberlik ve
ülkenin gelişmesine darbe
vuran terör karşısında
kardeşliği, birliği daha da
pekiştirerek hak ettiği
cevabın verilmesinin gerektiğini,
bunun için de siyasal görüş
ayrılığı olmaksızın tüm
kesimlerin işbirliği yapması
gerektiğini söyledi. Terörle
ülkelerin tek başına değil,
uluslararası çapta mücadele
edilmesi gerektiğini söyleyen
Yılmaz, gerek bölgesel gerek
küresel ölçekte terörle mücadelede
uluslararası iş birliğinin
son derece önemli olduğunun
altını çizdi.
Yılmaz,
bu anlamda terörün dünya
ekonomisi ve dünya huzuru açısından
da çok önemli olduğunu
kaydederek, "Gerekçesi
ne olursa olsun, ister etnik,
ister inanç ister ideoloji
gerekçeyle yapılsın kim
yaparsa yapsın, kime karşı
yapılırsa yapılsın terörün
karşısında ilkeli olarak
durmak durumundayız. Burada dünyada
çok daha güçlü bir dayanışmaya
ihtiyaç var. Bugünkü dayanışma
düzeyinin yeterli olduğunu söyleyemeyiz"
ifadelerini kullandı.
Dünyanın
gözleri önünde yerinden
yurdundan olan sığınmacıların
Akdeniz’de yaşadıkları
facialara dikkat çeken Yılmaz,
Türkiye’nin sığınmacı
sayısı itibarıyla dünyada
birinci sırada olduğunu anımsattı.
Türkiye'nin devleti, milleti,
sivil toplumuyla beraber bu yükü
omuzladığını söyleyen Yılmaz,
sığınmacı meselesinin
insanlık meselesi olduğunu
dikkate alarak uluslararası
dayanışmanın güçlendirilmesi
gerektiğini anlattı ve
“Buradan da görüyoruz ki,
gerek ülke gerekse global düzeyde
siyaset ile ekonomi çok iç içe
aslında" diye konuştu.

6. İstanbul Finans
Zirvesi’nin açılışında
bir konuşma yapan Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza
Alaboyun, sözlerine, iki gün
önce terör olayını
lanetleyerek ve şehit yakınlarına
başsağlığı dileyerek başladı.
Alaboyun, "Terörün
ulusal ya da uluslararası ayrılması
söz konusu olamaz. Terör her
zaman terördür. Dolayısıyla,
terör her zaman ülkelerin
kalkınması, refahı ve özellikle
demokrasisi için en büyük
tehdidi oluşturmaktadır"
dedi.
Türkiye’nin
dünyada enerji talebi artışı
sıralamasında Çin’in ardından
ikinci sırada olduğunun altını
çizen Alaboyun; dünyanın
2008 krizinin etkilerini hala
yaşadığını, buna rağmen
büyümeye devam eden Türkiye’nin
enerji talebinin de arttığını
belirtti. Türkiye’nin, büyüme
hamlesinin gereksinin duyduğu
enerjiyi karşılamak için
yeni enerji yatırımlarının
zorunlu olduğunu belirten
Alaboyun, "Enerji yatırımlarının
arzu edilen seviyelere ulaşması
için farklı finansman
modellerinin geliştirilmesi
kaçınılmazdır. Bu
modeller, öncelikli olarak düşük
faiz oranları ile finansman
maliyetlerini düşürebilmeli,
sonrasında uzun vade ile sektörün
sürdürülebilirliğini sağlamalıdır"
dedi.
"Türkiye,
son 10 yılda kaydettiği
ekonomik büyümeye paralel
olarak dünyanın en hızlı büyüyen
enerji piyasalarından biri
haline gelmiştir. Gerek
elektrik piyasalarında
gerekse de doğalgaz piyasalarında
dağıtım ve perakende ayağında
özelleştirmeler tamamlanmıştır"
diyen Alaboyun, şöyle konuştu:
"Üretim
tarafına baktığımızda
2002’de kamunun payı
elektrik piyasalarında yüzde
65 özel sektörün yüzde 35
iken bugün itibari ile bu tam
tersine dönmüş özel sektörün
payı yüzde 65 kamunun payı
yüzde 35 olmuştur. Önümüzdeki
süreçte enerji üretim varlıkları
özelleştirilmesinin
tamamlanmasını öngören özelleştirme
programımız, ülkenin enerji
sektörüne son derece rekabetçi
bir yapı ve büyüme için
yeni ufuklar kazandıracaktır.
Bakanlığımız, ülkemiz adına
çok önemli uluslararası
projeleri yürütmekle
birlikte ülkemizin enerji
altyapı yatırımlarının
gerçekleştirilmesi ve enerji
piyasalarının rekabete dayalı
olarak yeniden yapılandırılması
sürecini yönetmektedir.
"Belirlenmiş
olan 2023 hedeflerine göre
bugünkü tüm parametreler
neredeyse yaklaşık ikiye
katlanmak zorundadır"
diyen Bakan Alaboyun,"Bu
da enerji sektörünün önümüzdeki
8 yıl içerisinde kat etmesi
gereken önemli mesafeyi göstermektedir.
Sektörümüz sermaye yoğun
bir alt yapı sektörü olup,
tüm segmentlerinde önemli ölçüde
bilginin yanı sıra büyük
finansmana da ihtiyaç
duymaktadır. Enerji yatırımlarının
arzu edilen seviyelere ulaşması
için farklı finansman
modellerinin geliştirilmesi
kaçınılmazdır. Bu
modeller, öncelikli olarak düşük
faiz oranları ile finansman
maliyetlerini düşürebilmeli,
sonrasında uzun vade ile sektörün
sürdürülebilirliğini sağlamalıdır"
diye konuştu.
Enerji
piyasasında yatırım ortamının
iyileştirilmesi için atılan
en önemli adımlardan birinin
enerji borsası olan Enerji
Piyasaları İşletme Anonim
Şirketi'nin (EPİAŞ)
kurulması olduğunu anımsatan
Alaboyun sözlerine şöyle
devam etti:
"Enerji
Borsası, sektörümüzde 2001
yılından beri sürdürmekte
olduğumuz liberalleşme sürecinin
en güncel ve en önemli
halkalarından biridir. EPİAŞ
ülkemizde spot enerji ürünlerinin
işlem göreceği merkezi
borsa olacaktır. Aynı
zamanda Borsa İstanbul’un
oluşturacağı finansal ürünler
için geçiş köprüsü
mahiyetindedir. Enerji Borsası
ile ilk olarak elektrik
piyasasında daha sonra ise doğal
gaz, petrol ve diğer enerji
piyasalarında fiyatın şeffaf
bir şekilde oluşması sağlanacaktır.
Bu sayede yatırım öngörülerinin
sağlam ve doğru bir şekilde
yapılmasına, ulusal ve
uluslararası yatırımcıların
doğru yönlendirilmesine katkı
sağlanacaktır."

Zirve’de düşük büyüme
ve düşük faiz ortamında
finansal karar alıcıların büyük
risk alma eğilimleri,
finansal merkezlerin geleceği
ve küresel kalkınmaya
etkileri de ele alındı. MRL
Corporation (İngiltere) Yönetim
Kurulu Başkanı Cornelia
Meyer moderatörlüğünde gerçekleştirilen
panelde; Casablanca Finance
City Authority CEO’su Said
Ibrahimi, Lüksemburg for
Finance CEO’su Nicolas
Mackel, Borsa İstanbul Yürütme
Kurulu Üyesi Halil Tunalı ve
Frankfurt Main Finance Genel Müdürü
Hubertus Vath görüşlerini
dile getirdi.
Borsa
İstanbul Genel Müdürü
Tuncay Dinç Borsa İstanbul’un
en önemli hedeflerinden
birinin Balkanları, Orta
Asya, Kuzey Afrika ve Orta Doğu
bölgelerini kapsayan bölgesel
bir borsalar ağı oluşturmak
olduğunu belirtti. Bu
kapsamda, 2013'te Karadağ
Borsası’na yüzde 24,4
ortak olarak Bakü, Saraybosna
ve Kırgızistan'la birlikte
yatırım yapılan borsa sayısını
4’e çıkarttıklarını
belirten Dinç şöyle konuştu:
“Tüm
bu çalışmalar, İstanbul’u
bölgesel merkez ve küresel
bir aktör olarak öne çıkaracak
girişimlerdir. Borsa İstanbul,
2023 yılında 500 milyar
dolarlık ihracat hacmi ve 2
trilyon dolarlık ekonomik büyüklük
hedefi koyan Türkiye'nin bu
hedeflere erişebilmesi, İstanbul'un,
Hong Kong ile Frankfurt arasındaki
bölgede küresel bir finansal
merkez haline gelmesini sağlayacaktır.”
Açılış
konuşmasında düşük büyüme
ortamının karşımıza çıkaracağı
riskleri fırsata çevirmek için
eğitim, bilim, ar-ge,
teknoloji ve inovasyona yatırım
yapılmasının önemine
dikkat çeken Turkcell Yönetim
Kurul Üyesi Mehmet Bostan,
"Turkcell olarak planlarımızı
hem ekonomimize katkı sağlama
vizyonu, hem de müşterilerimize
en yüksek katma değeri
yaratma perspektifiyle
yapmaktayız. Geçtiğimiz
haftalarda gerçekleştirilen
4.5G ihalesinde 1,6 milyar
Avro ödeyerek aldığımız
frekans kapasitesi, bunun en güzel
örneklerinden bir
tanesi" diye konuştu.

Turkcell Türkiye’de
entegre iletişim ve teknoloji
hizmetleri sağlamaktadır. 30
Haziran 2015 itibarıyla dokuz
ülkede yaklaşık 67,9 milyon
mobil abonesi ve Türkiye’de
1,3 milyonu aşan sabit
abonesi bulunmaktadır.
Turkcell dünyada HSPA+
teknolojisini kullanan ilk
operatörlerden biri olmuştur.
HSPA+ teknolojisini şebekesinde
ilk uygulayan operatörlerden
biri olarak data kullanımındaki
artışa paralel iki yeni HSPA+
teknolojisini daha hayata geçirdi.
Üç Taşıyıcılı HSDPA ile
DC-HSUPA teknolojileri
sayesinde, dünyada ilk defa
3G şebekesinde 63,3 Mbps’a
varan veri indirme hızı; ayrıca
11,5 Mbps’a varan veri yükleme
hızı sağlanabilmektedir.
Turkcell, Türkiye'nin evlere
kadar saniyede 1000 Mbps'e
varan hızlarda fiber genişbant
erişimi sağlayan ilk telekom
operatörüdür. Turkcell, 30
Haziran 2015 itibarıyla 3G şebekesi
ile Türkiye nüfusunun yaklaşık
%92,06’sını, 2G şebekesi
ile de %99,85’ini
kapsamaktadır. 30 Haziran
2015 itibarıyla,
Turkcell’in geliri 3,1
milyar TL’ye (1,2 milyar ABD
Doları) ve aktif büyüklüğü
20,7 milyar TL’ye (7,7
milyar ABD Doları) ulaştı.
Temmuz 2000 yılından bu yana
hem NYSE, hem de BIST’te
kote olan Turkcell; NYSE’de
kote olan tek Türk şirketidir.
1953 yılında Anadolu'daki yüz
binlerce kooperatif üyesi
pancar çiftçisinin küçük
birikimleriyle kırsal kalkınmayı
desteklemek ve şeker
sanayinin finansmanı amacıyla
kurulan Şekerbank T.A.Ş.,
İşletme ve Tarım Bankacılığı,
Kurumsal Bankacılık,
Ticari/KOBİ Bankacılığı
ve Bireysel Bankacılık
alanlarında hizmet
vermektedir. Türkiye’de
Borsa İstanbul Kurumsal Yönetim
Endeksi’ne ilk giren banka
olan Şekerbank’ın Türkiye
genelinde 302 şubesi, 11 bölge
müdürlüğü (3 İstanbul, 8
Anadolu) ve 1 yurt dışı
temsilciliği bulunmaktadır.
Şubelerinin
%66’sı Anadolu’da bulunan
Şekerbank, tabana yaygın
bankacılık anlayışıyla
misyonunu ‘Anadolu Bankacılığı’
olarak tanımlamıştır. Şekerbank,
bu misyon doğrultusunda,
bankacılık hizmetleriyle tanışmamış
kesimleri de bankacılıkla
tanıştırıp sadece büyük
şehirleri ve büyük firmaları
değil, Anadolu’daki bölge
ve şehirlerden gelen
projeleri de öncelikleri arasına
alarak, benimsediği odaklı
strateji ile sektöründe ölçekten
bağımsız olarak özel ve
farklı bir yer edinmiştir.
Kurulduğu
günden bu yana faaliyetlerini
tüm sosyal paydaşlarını
kapsayacak şekilde toplumsal
kalkınmayı destekleme yönünde
sürdüren Şekerbank, bu
misyonunu sürdürülebilir
kalkınma perspektifinde geliştirerek
faaliyetlerini sürdürmektedir.
Türkiye
çapındaki 71 il ve 101
merkez dışı ilçede bulunan
302 şubesinin yanı sıra,
sekerbank.com.tr ve 444 78 78
üzerinden müşterilerine
hizmet veren Şekerbank’ın
iştirakleri arasında; Şeker
Yatırım, Şeker Factoring,
Şeker Leasing, Şekerbank Kıbrıs
Ltd. ve Şeker Finans yer
almaktadır.
Bugün sayısı 70 bini aşan
ihracatçıların çatı
kuruluşu Türkiye İhracatçılar
Meclisi, 1993 yılında
kuruldu. Türkiye İhracatçılar
Meclisi, bölgesel ve sektörel
bazda faaliyet gösteren 60 İhracatçı
Birliğini, 26 ihracatçı
sektörü, ihracatçılara ve
İhracatçı Birlikleri’ne
hizmet veren 13 Genel
Sekreterliği Türkiye’de ve
uluslararası düzeyde temsil
etmektedir. Sektörler Konseyi
üyeleri, 60 İhracatçı
Birliğinin delegelerinden oluşan
TİM Genel Kurulu’nda, her
sektör için sektörün kendi
delegeleri tarafından, yine
bu delegeler arasından seçilen
birer asil üyeden oluşmaktadır.
TİM Başkanı, Sektörler
Konseyi asil üyeliğine seçilenler
arasından, tüm delegeler
tarafından seçilmektedir. TİM
Yönetim Kurulu üyeleri ise,
Sektörler Konseyi’nin ilk
toplantısında, kendi üyeleri
arasından belirlenmektedir.
70
bin ihracatçının temsilcisi
olarak misyonumuz, kamu ve özel
sektör kuruluşları ile
ihracatçılar ve karar
vericiler arasında
koordinasyonu sağlamak,
ihracatın ve ihracatçının
sorunlarının çözüm
merkezi olmak, ihracatçılarımızı
yurt içinde ve yurt dışında
temsil etmek, ihracatın geliştirilmesi
yönünde politikalar oluşturmaktır.
“Değişimi
gerçekleştirmek, geleceği
tasarlamaktır” vizyonu ile
çıktığımız bu yolda,
ihracatçılarımızla
birlikte emin adımlarla 2023
hedeflerimize ar-ge, inovasyon
ve markalaşma alanında yaptığımız
çalışmalarımız ile ulaşacağımıza
yürekten inanıyoruz.
yilmazparlar@yahoo.com